Bugün bir
arkadaşım, sol elimdeki kırmızılığı sordu, nedir ne değildir üzerine konuştuk.
Sol elimdeki
kırmızılık... Sizi geçtim, sağ elime kıyasla bile yüzeydeki kılcal damarlarım...
Pek çok kimsenin aylar sonra fark ettiği, çoğunun sormaya cesaret edemediği...
Beş altı sene önce bir gün otobüste ayakta giderken, demiri sol elimle tutuyormuşum. Oturan teyze sordu, "Ne oldu canım, yandı mı?" Endişeli bakıyordu. "Yok, doğuştan böyle, kılcal damarlarım daha yüzeydeydeymiş, bir sıkıntı yok yani" dedim. "Ayyy, üzülmüyorsun di mi?" dedi. Gülümsedim, "Yok, neden ki? Sizde de var aynısı?"
Beş altı sene önce bir gün otobüste ayakta giderken, demiri sol elimle tutuyormuşum. Oturan teyze sordu, "Ne oldu canım, yandı mı?" Endişeli bakıyordu. "Yok, doğuştan böyle, kılcal damarlarım daha yüzeydeydeymiş, bir sıkıntı yok yani" dedim. "Ayyy, üzülmüyorsun di mi?" dedi. Gülümsedim, "Yok, neden ki? Sizde de var aynısı?"
Sol elimdeki ‘kırmızılık’
bile değil, sol elim o benim için. Ellerimin simetrik olabileceğini düşünemedim
hiç. Ben böyleydim, başkaları değildi, bu kadar. Yine de biliyorum, bu noktaya
gelemeyebilirdim. Daha küçücük çocukken bir arkadaşımın yüzünde benzer bir doğum lekesini görmemiş olsaydım, bunu normalleştiremeyebilirdim. Sol
elimdeki kılcal damarlarımın daha yüzeyde olması, benim için elim kırk yılda
bir kesildiğinde doğal olarak yarım saat daha uzun süren kanamadan başka bir zorluk
çıkarmış olsa, elimi sevemeyebilirdim bile. Esasen sevmek bile denemez benimkine,
fark etmemek. Sevmek için, önemsemek gerekir. Bilinen anlamda bir öneme, bıçak
kullanırken bir özene bile sahip olmamak benimkisi. Sadece fotoğraflarda sol
elimin görünmediğini fark etmesi bir arkadaşımın ve dominant olmayan sol elimi
kullanmaya sizinki kadar alışkın olmamak benimkisi. Dilediğiniz kadar
konuşabilirim hakkında, dilediğiniz kadar susabilirim... Hayatıma, kendime dair
bir şey paylaşmaktan öte bir anlamı yok benim için. Ki bu, basit de bir şey
değil aslında ama, demem o ki, bir yara da değil...
‘Hayat da böyle
değil mi zaten’lere getirmek istemiyorum, zaten sevmem de o tavrı:)
Dümdüz, demek
istiyorum ki, birbirimize hassas davranıyoruz neyse ki, ve yaralarımızı
anlamaya çalışıyoruz
ya, çok da tatlı oluyoruz o esnada ama, o şeyler bizim
için gülümseme yaratan paylaşımlar oluyor bazen ve karşımızdakinde de o
gülümsemeyi görmek istiyoruz. Bazen, sormaktan da, yanıtlamaktan da
korkmamalıyız işte bazen. Samimiyet çünkü bu, çoğu zaman.
Paylaşılabilesi hallerimize...
ben sormuştum sanırım, cevap olarak o gün verdiğinin yerine bunu alıyorum :) farklı olduklarından değil, bu daha güzel olduğundan ;)
YanıtlaSilİnsanlarla konuşa konuşa, Ilgıtla yazışa yazışa anlaşılıyorsa demek :)
YanıtlaSil