12 Aralık 2012 Çarşamba

Sol Elim

Bazı yaralarımız vardır. Kimisi görülür, görünmesin isteriz. ”O vurduğun benim karnım” deriz, er ya da geç. Kimiyse görünür, yara değildir, başkalarına öyleymiş gibi gelir. Bu genelde, benzer bir yarası olan tarafından fark edilir.

Bugün bir arkadaşım, sol elimdeki kırmızılığı sordu, nedir ne değildir üzerine konuştuk.

Sol elimdeki kırmızılık... Sizi geçtim, sağ elime kıyasla bile yüzeydeki kılcal damarlarım... Pek çok kimsenin aylar sonra fark ettiği, çoğunun sormaya cesaret edemediği...

Beş altı sene önce bir gün otobüste ayakta giderken, demiri sol elimle tutuyormuşum. Oturan teyze sordu, "Ne oldu canım, yandı mı?" Endişeli bakıyordu. "Yok, doğuştan böyle, kılcal damarlarım daha yüzeydeydeymiş, bir sıkıntı yok yani" dedim. "Ayyy, üzülmüyorsun di mi?" dedi. Gülümsedim, "Yok, neden ki? Sizde de var aynısı?" 


Sol elimdeki ‘kırmızılık’ bile değil, sol elim o benim için. Ellerimin simetrik olabileceğini düşünemedim hiç. Ben böyleydim, başkaları değildi, bu kadar. Yine de biliyorum, bu noktaya gelemeyebilirdim. Daha küçücük çocukken bir arkadaşımın yüzünde benzer bir doğum lekesini görmemiş olsaydım, bunu normalleştiremeyebilirdim. Sol elimdeki kılcal damarlarımın daha yüzeyde olması, benim için elim kırk yılda bir kesildiğinde doğal olarak yarım saat daha uzun süren kanamadan başka bir zorluk çıkarmış olsa, elimi sevemeyebilirdim bile. Esasen sevmek bile denemez benimkine, fark etmemek. Sevmek için, önemsemek gerekir. Bilinen anlamda bir öneme, bıçak kullanırken bir özene bile sahip olmamak benimkisi. Sadece fotoğraflarda sol elimin görünmediğini fark etmesi bir arkadaşımın ve dominant olmayan sol elimi kullanmaya sizinki kadar alışkın olmamak benimkisi. Dilediğiniz kadar konuşabilirim hakkında, dilediğiniz kadar susabilirim... Hayatıma, kendime dair bir şey paylaşmaktan öte bir anlamı yok benim için. Ki bu, basit de bir şey değil aslında ama, demem o ki, bir yara da değil...

‘Hayat da böyle değil mi zaten’lere getirmek istemiyorum, zaten sevmem de o tavrı:)

Dümdüz, demek istiyorum ki, birbirimize hassas davranıyoruz neyse ki, ve yaralarımızı anlamaya çalışıyoruz 
ya, çok da tatlı oluyoruz o esnada ama, o şeyler bizim için gülümseme yaratan paylaşımlar oluyor bazen ve karşımızdakinde de o gülümsemeyi görmek istiyoruz. Bazen, sormaktan da, yanıtlamaktan da korkmamalıyız işte bazen. Samimiyet çünkü bu, çoğu zaman.

Paylaşılabilesi hallerimize...

2 yorum:

  1. ben sormuştum sanırım, cevap olarak o gün verdiğinin yerine bunu alıyorum :) farklı olduklarından değil, bu daha güzel olduğundan ;)

    YanıtlaSil
  2. İnsanlarla konuşa konuşa, Ilgıtla yazışa yazışa anlaşılıyorsa demek :)

    YanıtlaSil