18 Temmuz 2010 Pazar

Rasat Notları

Bir ortamda benden başka bir tarafa bakmakta olan insanların gözlerine dalarak düşünme huyum varmış, geçenlerde Mafya diye bir oyun oynarken fark ettik, hatta bu yüzden asıldım bile. Aynı adlı bir bilgisayar oyunu da var sanırım ama işte bu o değil. Hırsız polise benziyor biraz ama daha profesyonelce. Birkaç kişi mafya olarak belirleniyor-kimlerin mafya olduklarından haberdarlar- ama halk olarak belirlenenlerin kimin mafya kimin halk olduğundan haberi yok. Mafya, mafyalığını belli etmeden halktan biriymiş gibi konuşuyor ve “Bence Ilgıt mafya” gibisinden, şüpheleri halktan olduğunu bildiği birilerine çekiyor. Mafya “Çünkü Ilgıt konuşmalarında az önce şöyle dedi, şununla bakıştı bir şeyler işaret etmeye çalıştı.” gibilerinden dayanaklarını iyi sergilerse, mazlum halk genelde galeyana geliyor ve Ilgıt’ın o kadar “Yahu ben halktanım arkadaşım sen niye bunca suçluyorsun insanları, sen misin yoksa mafya” demesi, kimseyi ikna edemeyebiliyor. Halktan biri Ilgıt, oylanarak asılabiliyor ve sayısı halkı aşan-ya da halkla eşitlenen- mafya, halkı yenmiş oluyor. Fazlaca gerçekçi yani. Güzel bir oyun, oynayacak olduğunuzda beni de çağırırsanız, diğer detayları da öğretirim. Bu arada, mafyalığı beceremiyorum, halkım ben, inanın :)

Bugünlerde 'halk'la alakalı bir diğer anım da, Asım Karaömerlioğlu'nun derste “Halk sizce nedir?” diye sormasıydı. Geveledik. Karikatüre de soralım. Biri çıktı “Aynı milletten insanların…” diye başladı, sonunu bağlayamadı tabi, çünkü 'halktan' ve 'değil' ayrımı milliyetten gelmiyordu. Asım K. da hemen üsteleyerek sordu, “Peki şimdi Bebek’te yalısında oturup, bilmem ne marka araç kullanan Türk, halk mı sence? Karşına geçip ‘Ben de halktan biriyim.’ derse, inanır mısın?” Sonra bir diğeri atıldı, “Ezilen…” diye başladı. Fraksiyonunu anlamak, derse diğer katılımlarını da düşününce zor değildi. Ama “Üreten…” demek istemişti aslında. Asım K. ile benim düzeltmemiz, aynı anda geldi. Sahi, zihnimizde uyanan halkın, kelimelerle ifadesi ne idi? Şimdilik şunu söylersem bir şeye benzeyecektir: “Halk plaja akın etti, vatandaş denize giremedi.” Evet, plajlar saçma meblağlarla ücretlendirilmemişken akın eden, hazır beleşken kullanalım, sonra belli mi olur senelerce denize zor gireriz belki diyen, bahçeli evine barbekü almaktansa, mangalını atıp arabasının arkasına çoluklu çocuklu piknik yerine giden, bahçesinde de kendine yetecek kadar da olsa nane, maydanoz, fasulye, patlıcan, domates yetiştiren, halktır. Tabi, bahçesi varsa. Neyse, ben buna kafa yoradurayım, size tdk’nın tutarsızlığı üzerine, ekşiden bulduğum, tarafımca seçme tanımları sunayım şimdilik:

- Hiçbir ayrıcalığa sahip olmayan insan gruplarından oluşan kitle.

- Ortalamayı belirleyen, ancak ortalama gelire sahip olmayan bireyler grubu.

- Çok güzel uyuyordun, uyandırmaya kıyamadım.

Bir de Nazım’da alıntılayayım. Halk’ın ince okunuşunun “yaratan” manasına da geldiğini düşününce şimdi, bilmiyorum Nazım ne derdi bu fikrime ama, bana zaten anlamlı gelen “yaratan ki onlardır.” dizesi, ayrı bir gerçekliğe de büründü diyebilirim.

Onlar ki toprakta karınca
suda balık
havada kuş kadar
çokturlar,
korkak
cesur
cahil
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.



Sevgiler.

Ilgıt Teyhani
18.07.10