6 Kasım 2011 Pazar

Deve Muhabbeti

Benden çok bahsettim. Biraz da senden konuşalım:

Sana özgeçmişini sorduklarında somut şeylerden bahsettiğini biliyorum. Genelde yasallığı olan şeyler bunlar hatta, nerede doğduğun, nerelerde okuduğun, nerelerde çalıştığın, nelerle ile ilgilendiğin… Peki ya, “Bugün böylesin, çünkü…?” dense. Sürekli kimi değişiklere uğrasa da, çizgilerinin neden burada beriden, şurada öteden, burada bu kadar net, orada bu kadar silik, kararsız olduğu sorulsa? Yani senin hangi süreçlerden geçip BU olduğun sorulsa, ne derdin?

Yaşadıklarından neleri çizgilerinde noktacık olmaya değer bulurdun? Nelerden, nelerden bahsetmezdin kimbilir. Senin için sanki hiçbir şeyi değiştirmemiş, sende hiç etki bırakmamış neler, neler, gelmezdi aklına. Sonradan oturup sakince düşününce, aslında nelerin de seni etkilediğini düşünürdün?

Bir şeylerden etkilenmemek mümkün mü bilmiyorum. Etkilenip etkilenmediğimizi, yani sınırlarımızın aslında ne olduğunu çok da deneyimleyemiyoruz zaten. Sanırım o sınırlara yaklaşmamayı diliyoruz da. Sınırlarımızı zorlamayanları yakınımızda tutup, sınırlarımızın dışında kalanları ya da sınırlarımızla oynayabilecek gibi olanları öteliyoruz. Yani işte, değişmemekten yanayız, bunun için görüştüğümüz buncası var, ama görüşmediğimiz pek pek pek çoğu.

Bazılarına değişimizde şu ya da bu şekilde etkisi olma hakkı tanıyoruz, ki işte onlar, yanımızdakiler oluyor.

Bazılarınıysa gerek bizi değiştirmelerini istemediğimiz için, gerekse bizi zaten değiştiremeyecekleri için uzağımızda tutuyoruz.

Öyleyse, değişmek de istiyoruz, ama neye nasıl dönüşeceğimizi kendimiz seçmekten yanayız. Kendi seçimlerimizin umursanmadığı ve kontrolü kaybettiğimiz yerleri ise, bizde “katkısı” olan şeylerden sayıyoruz. Her ne kadar “Ben hep böyleydim zaten” de desek, neden o anları hatırladığımız, sanırım düşünmeye değer. Boş zamanımızda da olsa.

İçinden çıkabilen olursa haber etsin.

Sevgiler :)