27 Nisan 2013 Cumartesi

O işler böyle oluyormuş


22.03.2013 
"Muuutluyuz biiiz heepimiz, biiiitmesin hiç sevgimiz" şenliğinin yerini "Ohooo daha ne uyanıcam, yarım saat var,  rüya bile görürüm”ler alır bir gün. Sabah 9’daki derse kalkmadığın saatte “Vay be uykumu da aldım ha, hadi bugüne iyi başladık” diyip kalkar olursun.

Leyla ile Mecnun’daki İsmail abi’nin iş bulma mutluluklarındaki “Ne güzel de işim oldu beniiiiim”i, “Ne güzel de işim oldu, insanlara gülümsemek zorunda kalmadığım, gülümsememi akşam görüşeceğim sevdiklerime saklayabileceğim”ler alır bir gün. Yapmacıklaşmaktır çünkü en büyük korkularından biri. Hayatın, içinde yaşamak zorunda bırakıldığın ama razı da olmadığın sistemin senden almaya yeltendiği şeydir çünkü mimiklerin ve doğallığın. Otobüste ne kadar somurtursan, işyerinde o kadar gülümsersin çünkü.

Kendini küçük hissedersin gittiğinde o koca koca binalara, alışık olmadığın kıyafetlerle. İstanbul’da yaşıyor ve metrobüsü kullanıyorsan her gün, Çağlayan’daki devasa Adalet Sarayı’na küfürler edersin her geçişinde. “Büyüklüğü değil işlevi önemli” dersin. Şehrin yükselen gökdelenlerinin adı geçer her gün aklından ve gözünün önünden. “O güzel günler geldiğinde ilk bunlara dokunacağız işte” dersin. “Bu kadar küçük hissettirilmeyeceğiz işte.”

F tiplerinden “F tipi hotel” gibi bahsedenlerde karşılaşırsın çevreni kendin seçemediğinde.

Dünya savaşlarının vehametinden, o gün yemekhanede çıkan ‘bulgur çorbası-hoşaf’ menüsüyle bahsedenlerle karşılaşırsın. “Kimin savaşı, neyin savaşı” dersin defalarca.

 “Onlara cepten bilmem kaç kaça 5 lira yollayıp vicdan mastürbasyonu yapmayla olmaz, dilenene para vermeyle olmaz” der durursun.

“Şu mesainin kalan saatleri de dolsa da, kendim olabilsem”
“Şu mesainin kalan saatleri de dolsa da, kendim olabilsem”
“Şu mesainin kalan saatleri de dolsa da, kendim olabilsem”
“Şu mesainin kalan saatleri de dolsa da, kendim olabilsem”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder