Deterministik(kararlı)
dünyada bir şeyin olma ihtimali, bir ‘bilinmeyen’e karşılık gelen değeri
bellidir. Bu belirlilik dile kolay da gelse, çok zor sağlanır. Bu ihtimal şartlardan
etkilenmez, yaklaşık bile olsa, öyle olduğu varsayılabilir. 6 yüzeyi olan adil
bir zarda 4 gelme ihtimali nasıl 1/6 ise,
bir yol ayrımında kaldığında getirileri eşit ise a,b, ve c yollarından
herhangi birini seçme ihtimalin 1/3’tür. Deterministik dünya, senin hangisini
seçme eğiliminde olduğunu hesaba katmaz.
Stokastik dünyada
ise ihtimaller sonsuzdur. Önceki basamaklarda ne olduğu, sonraki
basamaklarda neyin gerçekleşeceği üzerinde etkilidir ve olayların gerçekleşme
ihtimalleri geçmişe bağlı olarak şekillenir, değişkendir. Yarın yağmur yağma ihtimali, bugün yağmurluysa başka, değilse başkadır.
Stokastik dünya, deterministik
olana kıyasla gerçeğe daha yakın bir dünyadır. Bu dünyanın sınırlarını
belirlemek için sıfıra ve sonsuza gitmeye çalıştığımızda ‘yutucu durum’u (absorbing
state’i) görürüz. Bu bize, içinden çıkış olmayan, sürekli kendini yineleyen(kendine
dönme ihtimali 1 olan) durumu verir. Lisans eğitimi sorularından örnek
verirsek, psikoloji modlarından ‘intihar’ modu ile eşleştirilir. Mutlu olan
ile depresif olanın o moda girme ihtimali farklıdır, fakat o moddan çıkış
yoktur.
Deterministik
dünyadan stokastik dünyaya geçiş modunu, yani bu buhranı, üniversite eğitimini
hesaba katarsak, yirmili yaşındakilerin epey yaşadığını söyleyebiliriz. Okulun
sonu ve iş hayatının başlangıcı bu döneme denk gelir. Okulda, yeni döneme
kaydolduğunda sonraki 4 ay içinde vize ve final dönemlerini hangi haftalarda
yaşayacağın, dönemin giderek yoğunlaşacağı, son olarak final döneminde pek çok
aktivitenden(hangi aktiviteler içinde bulunacağın dahi bugünden kabaca belli
iken işte, hangilerinden) feragat etmek zorunda kalacağın barizken, çalışma
hayatındaki 4 ayın bunun gibi bir sistemi yoktur. Kimle ne zaman ne düzeyde bir
tartışma yaşayacağın, hayatındaki birinin vefatından ya da sağlık
sıkıntılarından iş durumunun nasıl etkileneceği, işini sarkıtıp sarkıtamayacağın,
buna bağımlı olarak içine girdiğin maddi yükümlülüklerden nasıl kurtulacağın net
değildir. Yaşanır ve görülür.
Bunu insan
ilişkilerinden örneklemek de gerekirse, bir de uzun süreli ilişkisini geride
bırakanlar yaşar. Hangi tartışmanın kaç aylık süreçte yaşanan şeylerden
kaynaklandığı bellidir. İlişki içindeyken, kabaca nasıl ve ne kadar zamanda çözümleneceği
bellidir, bu belli olmadığında ise bir ‘dur-durak’ noktası konur ve belirlenen
süre içinde durum çözümlenmediğinde nasıl sonuçlanacağı bir varsayılana,
muhtemelen ayrılığa dökülür. Uzun süreli ilişkisini yeni bitirmiş insanın
yaşadığı, işte bu deterministik dünyadan stokastik dünyaya geçiş, ‘kim neden
böyle davranıyor’, ‘ben neden böyleyim’ sürecidir. Geçmiş son birkaç
basamaktaki olayların, bugünkü ihtimaller üzerinde etkisi olmasının yarattığı
kaostur yaşanan. Stokastik dünya ile gerçeği yani kaosu ayıran nokta ise, hayatın, rastgele
faktörlerden etkilenmeye devam ediyor oluşudur. İhtimalleri kötü sonuçlar da
doğursa, deterministik dünyayı, sırf ne ile karşılaşacağına hazırlıklı olduğu
için, sonrasındaki stokastik dünyaya (sonrasında kaosun gelme ihtimalinin daha yüksek olacağını varsayarak) yeğler insan, bir süre.
Kaosu ve kaosa giden yolu sevmez
insan. Etken olmak ister. Kendi hayatına olsun, hakim olabildiğini hissetmek
ister insan. Hayatının düzen algısına bağlı olarak, kaos yaratabilecek şeylere
imza atmak, o kaostan sağ çıkacağına söz vermek istemez, insan. Ama o imzayı
atar, o sözü verir. Bazen sırf karmaşadan kaçmak için.
Stokastik bakışla, insan, hayatını kaostan determinizme sürükleme eğilimindedir. Stokastik dünya ise, karar verme sürecinin temel basamağıdır. Rastgelelilikle yüzleşilen, minimuma indirgemek için deterministik dünyaya geçiş, ihtimallere bağımsız yaklaşabilmek için ise kaosa geçişin mümkün olduğu durumdur. İnsan, oranladığında, zamanının pek azını burada geçirir. Çünkü ya determinizm, yani var olan düzeni sürdürmek onun kolayına gelir, ya da kaos onu içine hapseder. Gerçek dünyaya bakıldığında aslında, kararlılık da, kaos da, yutucu durum olarak ele alınabilir. İkisinden de kaçış zordur. İnsan ikisinde de atıl hisseder, karar verme yetisini ele almakta, bir başka duruma geçmekte zorlanır.
Kaostan
kararlılığa geçişin mi daha kolay olduğu, yoksa kararlı durumdan stokastik duruma
geçişin mi daha kolay olduğu ise, insanın karakterine çok temelden bağımlı bir
süreçtir ve bu hayatlarımızı formüllenemez yapar.
Herkese
çözümlenebilir hayatlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder