İki lise öğrencisi kız, yanımda ayaktaydı. Edebiyattan konuşuyorlardı, dinledim. Daha doğrusu Türkçe dilbilgisi hakkında konuşuyorlardı da, bu dersi sevmemelerini “Edebiyattan nefret ediyorum” diyerek dile getiriyorlardı, büyüyünce aralarındaki farkı öğreneceklerdi, bana düşmezdi, sustum :) Bana çok çarpıcı gelen diyalog da şu şekilde oldu:
- Ya büyük ünlü uyumu küçük ünlü uyumu falan hiiç bilmiyorum. Ne saçma şeyler.
- Aynen ya ben de.
- Sen hiç değilse dersanede falan öğrenmişsindir de, bende o da yok.
- Ya bir derste hoca bahsetti de, hiç dinlemedim, baya bilmiyorum.
Kabul ediyorum, biz de “Aa bilmiyor musun, bak hemen öğreteyim çok kolay” diye atılanlardan olmadık.-Bize umutsuzca yaklaşıp “Ben çözemedim de nasıl çözülüyor” diyenlere hariç-. Biz de çok şey bildiğimizi-hele ki dersle alakalıysa- göstermemizin, bizi ‘inek’ yaptığı günlerden geçtik, olabildiğince kaçınmaya çalıştık bizi öyle yaftalamalarından ama başarısızlıklarımızla övünmek de bir yere kadar. Ya da belki, başarısızlıklarımıza sığınmak. Bu diyalogun üniversitede yaşanması en muhtemel versiyonu da şu:
- Ya n’olucak bu bıkbıkbık sınavı?
- Abi derslere hiç gitmiyorum ki, hocanın adı ne onu bile bilmiyorum, sen hiç değilse gidiyorsun derslere.
- Gidiyorum da ortalamam …(kendince düşük bir sayı) zaten. Ne yüksek lisans ne bişe, kendimi zor kurtarıyorum.

“Fazla tevazu kibirdendir.” sözünü duydum duyalı, mütevazı kalmam gereken durumlarda nasıl karşılık verdiğime daha dikkat eder oldum. Çok sık denk gelmiyor zaten böylesi anlar da, olduğunda bari, makul davranmak, abartmamak en güzeli :)
Gideceğim yere gidip geldikten sonra, kafede arkadaşlarla otururken de tam bu olaydan bahsettim arkadaşlara. Başarısızlıklarımızı övünç kaynağı gibi sunma halimiz falan derken tam kalkıyorduk, yan masadan aynen şunları duyup bir sağlam güldük:
-Ya benim odada tek bir arkadaşım yok ya. Yurtta bir arkadaşı bile olmaz mı insanın?
Bu kafayla olmaz arkadaşım. Otur, çayını iç bitir, git yurduna, açacak iste kalem iste bir şey yap, bul kendine bir arkadaş, sonra da ortamı idare eden güldüren insan benim, beni seviyorlar diyerek ortalarda gezme.
Niçe amcam da çok güzel değinmiş: "Kendini aşağılan kişi yine de aşağılayan kişi olarak kendine saygı duyuyordur."
Hepimize “Beni aşağılayacak bir insan varsa o da benim” çabalarımızda kolaylık dilerken, ‘aşağılık’, ‘mütevazılık’ ve ‘kibir’ üçgeninde, en kararlı köşeyi sağlayabilmemizi de temenni ediyorum.
Saygı ve sevgilerimle :)
Ilgıt Teyhani
03.02.10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder