11 Aralık 2009 Cuma

Yıl Sonu Karnem


Bitiyormuş 2009. Arkadaştan duydum az önce, ben onun yalancısıyım. Düşündüm ki, dönüp bir yıllık değerlendirme yapmanın vakti geldi galiba. İlerde nasıl hatırlayacağım bu seneyi acaba?

Güzel bir yOLculuk başladı mesela bu sene benim için. Evet evet, en çok bunu hatırlarım. “İyi ki” bile derim gibi geliyor. Şimdi bile dönüp diyorum bazen, “Ne cesaret…” diye… Hayatıma nasıl da güzel bir anlam geldi yerleşti, nasıl büyük mutluluklar getirdi, hayatımda bir şeyleri rayına oturttu…

Sonra güzel insanlar tanıdım. yOL arkadaşlığı diye başladı, derin dostlukların adımları atıldı… Ruhuma en dokunabilen, çok güzel insanlar tanıdım ben bu sene… Hayat gailesi içinde, zaman ne getirir, ne götürür bilinmez, yalnız kendimizi biliyoruz işte biraz. Türlü beraberlikler yaşadık, yaşıyoruz, yaşayacağız… Biz yine, hep beraber, mutlu olmaya, en azından huzuru bulmaya çalışacağız… İnanıyorum…

İkinci sınıfla üçüncü sınıf arasında bocaladım bu sene. “Kaç oldun sen şimdi?” diyenlere “3’ten gün aldım” dedim gülerek. Geçiştirdim. Ama üzüldüm de. Çabaladığım da oldu, hiç karşılığını alamadığımı görüp kendimi bıraktığım da… Türlü hallerinde gezindim öğrenciliğin. Yine içimdeki o arsız ses, hep savuşturdu korkularımı, sıkıntılarımı, “Her şey düzene girecek, güzelleşecek, sen elinden geleni yapmaya çalış da, gerisini hayata bırak…” dedi durdu. O ses, bu sene ne de çok konuştu…

Bu sene ilk kez bu kadar şiddetle yurtdışına gidip staj yapma girişiminde bulundum. O taraklarda bezim, o yerlerde gözüm yoktu benim, bilen bilir. Bu sene, her nasılsa, yükseldi işte içimden böylesi bir istek. Sınavıdır mülakatıdır uğraştım, beklediğim gibi sonuçlanmadı. Ben yine ustalıkla, hayırlısını diledim, ama içimden galiba ufak da bir and içmiş olabilirim. Yemin gibi, inat gibi… Ben de bilmiyorum… Bilsem de söylemem :)

Ailemle pek görüşemediğim bir sene oldu bu. Özledim onları çokça. Çok şükür sağlıkları yerindeydi, benim de öyle genelde, beklenmedik ani ve sıkıntılı görüşmelerimiz olmadı haliyle. Sevindim çokça. Ha, bir de tazecik bir yürek katıldı ki aileye, dünyalar tatlısı. Adını İlkay koyduk. Adıyla yaşasın…

Hayatımın statikleşmeye yüz tutmuş ama kinetiğini asla kaybetmeyeceğine inandığım güzel dostlarımla ise, çok güzel vakitler geçirdik çok şükür :) Off, ne çok dinlediler beni. Çok konuştum ben bu sene çok, evet ben bu seneyi kesin böyle hatırlarım. Ama dur, dinledim de baya. Olur canım dostlar arasında böyle şeyler, lafı bile olmaz :) (Off, ilerde ne de güzel dalga geçeriz var ya bu sene konuştuklarımızla, dünyayı kurtardıklarımızla… :)

Ben, türlü koşturmacalar içinde aşık bile oldum bu sene. Vallahi attı kalbim. İnan bak, kuşlar cıvıldadı güpegündüz yıldızlar döndü başımda. Heyecandan dizlerim öyle titredi ki yürüyemedim kaç sefer yahu :) Bi gönül rahatlığıyla “Seni seviyorum” diyemedim o ayrı. O da 2010’a kalsın artık :)

Ama attı kalbim diyorum yahu, daha ne olsun, mutlu mutlu şiir bile yazacaktım az kalsın. Ama aklım öyle zamanlarda o kadar karış havadaydı ki, bir uzanıp toparlayamadım kelimeleri… Olsun, yaşandı ya her biri…

Dışarıda deli dehşet bir yağmur var, hava tam evde oturmalık ama ben dışarı çıkacağım. Çünkü ben hayatım boyunca ilk kez bu sene, yağmuru sevmeye başladım. Bir kasım akşamıydı, ayaklarım öyle yerden kesilmişti ki, ayakları yere basmanın marifet olduğu bu dünyada ıslanmayı hak ediyordum…

Şimdi, düşünüp bu yürek çırpıntılarını, gel de güzel hatırlama 2009’u...

Çok şükür…

Ilgıt Teyhani
11 Ara. 09

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder